İçeriğe geç

Dünyanın En Önemli Doğal Rezervleri: Cairns, Yağmur Ormanları ve Büyük Set Resifi – Queensland/Avustralya (Most Important Natural Reserve of Earth: Cairns, Rainforest and Great Barrier Reef – Australia) (29.01. – 02.02.2020)

29 Ocak günü çok heyecanlıyız. Dünyanın en önemli doğal varlıklarının olduğu Cairns’e uçacağız. Hem yağmur ormanlarına gideceğiz hem de kalbimizi yerinden oynatacak Büyük Set Resifi’ne… Cairns Queensland Eyaleti’nin kuzeydoğu kıyısında. Eyaletin başkenti Brisbane. Cairns’ten sonra Brsibane’a da gideceğiz. Bundan sonraki yazımızda size Brisbane, Byron Bay ve Noosa kentlerini anlatacağız. Cairns Havaalanı’na indiğimizde saatlerimizi bir saat geri alıyoruz. Sidney ile Cairns arasındaki saat farkı; 1 saat.

CAIRNS’E İNİYORUZ

CAIRNS: SEVİMLİ TURİZM MERKEZİ

Cairns oldukça küçük bir kent. 150.000 nüfusu var. Küçüklüğüne rağmen bir turizm devi denilebilir. Çünkü dünyanın en önemli doğal varlıklarına ulaşımda en kolay nokta. Avustralya’nın en güzel yağmur ormanları Cairns’e çok yakın. Bir de Büyük Set Resifi var ki dillere destan olağanüstü bir güzellik.

Büyük Set Resifi 2.600 km. genişliğe sahip, 344.400 km² alanı ile dünyanın en büyük resif sistemi. İleride resiften ayrıntılı olarak bahsedeceğiz. Önemli olan nokta, resif sistemi Cairns’in güneyinde anakaradan açığa doğru yayılmakta ve ulaşılması güçleşmekte. Cairns’e ise oldukça yakın olduğundan tüm turizm aktivitesinin merkezinde yer almakta. Cruise gemilerinin ana uğrak noktası. Küçücük havaalanı da oldukça yoğun. İşte bu turizm yoğunluğu içinde Avustralyalıları gerçekten kutlamak gerek. Kutlama sebebi, Cairns’in güzelliğinin, sevimliliğinin bozulmasına izin vermeyişleri. Başka bir ülkede olsa, gökdelen otellerle kaplanacak ve kısa zamanda beton yığınına dönecek kenti o kadar güzel korumuşlar ki, doğası, sevimli iki katlı binaları, merkezdeki herkese açık havuzu, pelikanları,su kuşlarının uğrak yeri olan sulak alanları ile bu nadide güzellik capcanlı bir şekilde yaşıyor.

Cairns, büyük bir nehrin denize döküldüğü yerde kurulduğundan kent merkezi aslında bir bataklık. Ama bir bataklık ancak bu kadar güzel düzenlenebilir. Sahilde yürüyüş parkurları, yemyeşil parklar, havuz, çocuk oyun alanları, kıyıda herkesin kullanımına açık mangal yerleri, marinası, tekneler için korunaklı limanı ile yaşanacak bir yer. İşte sevimli Cairns’ten kareler;

ESPLANADE VE AÇIK HAVUZ

Kent merkezinde açık havuzun bulunduğu alana Esplanade deniyor. Kent merkezi nehrin denize döküldüğü bir delta olduğundan bataklık bir sulak alan. Dolayısıyla denize girmek imkânsız. Sıcak günlerde halkı serinletmenin en güzel yolu olarak açık havuz modelini bulmuşlar. Çok güzel bir düşünce. Açık havuz ücretsiz ama kuralları var tabii. Elbise ile girmek yasak. Yan tarafta soyunma kabinleri, eşyalarınızı bırakacağınız kilitli dolaplar var. Dolaplar ücretli ama 2 AUD gibi önemsiz bir meblağ.

Havuzun yanında UV yani ultraviyole endeksi var. Güneş ışınları zararlı noktaya geldiğinde sizi bilgilendiriyor. O zaman güneşten kaçıp gölge bir yere sığınıyorsunuz. Yine havuzun yanında çocuk parkları ve oyun alanları da var. Çocuklu aileler için çok güzel düşünülmüş;

Video size Esplanade’ı daha iyi anlatacak;

TÜRK RESTORANI

Merkezi dolaşırken tabii ki tüm dünyanın olmazsa olmazı, bir Türk restoranı ile karşılaştık. “Alaturka Traditional Turkish Cuisine” isimli büyük lokantayı görünce “işte biz” dedik hemen. Kebaplar, sarmalar, mezeler ile Türk yemek kültürü bu restorandaydı;

YATAY BİSİKLET

Cairns’te gördüğümüz “trikeverde recumbent bike” yani yatay bisiklet ile bu bisiklet türünün yaygınlaşmakta olduğunu anladık. Daha önce Melbourne’da da görmüştük. Bu bisiklet türü, rahat bir oturuş pozisyonunda kullanıldığı için omurga dostu olarak biliniyor. İleri yaşlar için en doğru bisiklet kullanma şekli bu türmüş;

Trikeverde Recumbent Bike – Yatay Bisiklet

Bu bisiklet türünün değişik modelleri var. Türkiye’de de üretimi yapılan yatay bisiklet bağlantılarını aşağıya koyup sizlere yardımcı olalım;

http://www.trikeverde.com/

https://www.facebook.com/Trikeverde/

HALKA AÇIK TÜPLÜ MANGALLAR

Cairns’te ve Avustralya’nın birkaç başka yerinde rastladığımız ve çok hoşumuza giden bu halka açık mangalları anlatmadan geçemeyeceğiz. Belediye bu tüplü mangalları hazırlamış. Yanlarına bankları da yerleştirmiş. Tüpleri de dolu olarak bağlamış ve halkın hizmetine sunmuş. Etini, balığını alan herkes gelip bu mangalları itina ile kullanıyor. Yiyip içip yine temiz bir şekilde bırakıyor. Etrafta ne bir çöp, ne bir kir veya pislik… Tam bize göre değil mi?… İnsan bu hizmete ve pırıl pırıl kullanılmasına nasıl da özeniyor. Tüp bittiği zaman belediye görevlileri gelip değiştiriyor. Uygarlığa şapka çıkarıyor ve ülkemizde bu sevyeyi ne zaman görebileceğimizi merak ediyoruz.

GECE PAZARI (NIGHT MARKET)

Önceki yazılarımızda, Avustralya’da akşam erken saatlerde dükkanların kapandığından, çalışanlar için iyi olmakla birlikte turistler açısından bunun bir dezavantaj olmasından yakınmıştık. Cairns’te ise turistler düşünülmüş ve gece pazarı açılmış. Gece saat 23:00’e kadar açık olan bu pazarda yeme içme yerleri de var, hediyelik eşya dükkanları da… Süpermarketler de Cairns’te 22:00’ye kadar açık. Bu sayede, yağmur ormanları veya Büyük Set Resifi turlarından geç saatte dönen turistler alışverişlerini yapabiliyorlar.

TURLARDAN BİLET ALMA ARAYIŞINDAYIZ

Büyük Set Resifi, Daintree Yağmur Ormanları ve ormanların içindeki Kuranda Köyü’ne gitmek için üç ayrı tur alacağız. O kadar çok seçenek var ki insanın kafası karışıyor.

Büyük Set Resifi için tekne turu alınacak. Pazar günü tekne turu yapılmıyormuş. Teknelerin bazıları sadece scuba yani tüplü dalış yapanlar için. Biz şnorkel dalışı yapacağız. O nedenle ya scuba ve şnorkel karma olan teknelerden ya da sadece şnorkel dalışı yapan teknelerden alacağız. Tur ücretleri, gidilecek mesafeye, öğlen yemeğine, teknenin büyüklüğüne göre çok fark ediyor. 300 kişilik büyük tekneler de var, 35 kişilik tekneler de. Büyüklrer neredeyse gemi. Bu kadar kalabalık arasında malzeme temini, kıyafetlerin giyinilmesi v.s. oldukça sıkıntılı olur düşüncesiyle en fazla 36 kişilik olan katamaran motoryattan bilet aldık. İyi ki de öyle almışız. İlgilenen personel ve malzeme temini ile yeme içme konusunda rahat ettik. Kişi başı, yemek dahil 200 AUD ödedik. Teknede de nakit olarak 15 AUD vergi ödenecekmiş.

Yağmur ormanları turunda uğranan yerlere göre fiyatlar epey farklı. Biz Port Douglas, Mosman Gorge ve Daintree Nehri tekne gezisi dahil olan turu tercih ettik. Kişibaşı yemekli 185 AUD, yemeksiz 125 AUD idi. Yemeksiz olanda karar kıldık. Bu konuda da doğru karar vermişiz. Yemek 60 AUD’luk bir yemek değildi.

Kuranda Köyü’ne ise teleferikle gidilecek ve trenle dönülecek. Trende oturacağınız yere göre iki ayrı bilet var. Birisi normal koltuk, diğeri yemekli ve içkili masalı vagonda yolculuk 54 AUD daha pahalı. Önce normal koltuk bileti aldık. Fakat akşam yorumları okuyunca, sıcakta normal koltukta yolculuğun sıkıntılı olduğundan bahsettiğini okuyunca ertesi gün bileti değiştirmeye karar veriyoruz. Bir de tren turu hava yağmurlu olunca iptal edilebiliyormuş. Yağmursuz olan güne alınmasında fayda var. Ertesi gün, kişibaşı 116 AUD verdiğimiz biletleri 54 AUD farkını ödeyip gold klasa çevirdik ve kişi başı 170 AUD ödedik. Sabah 08:00 veya 10:00’da kalkan iki ayrı tur var. Biz 10:00’da kalkana aldık ama zamanın yetişmesi için 08:00’e almak daha iyiymiş. Yolculuklarımızdan aşağıda bahsedeceğiz. Önce Daintree Yağmur Ormanları ile başladık.

DAINTREE YAĞMUR ORMANLARI, PORT DOUGLAS VE MOSMAN GORGE

31 Ocak 2020 günü sabah 06:15’te kalkıyoruz. Saat 07:00’de midibüs gelip otelimizden bizi alıyor. İşte midibüsümüz;

GEZİ MİDİBÜSÜMÜZ

Nefis ormanların içinden geçerek 2,5 saat sonra Port Douglas’a ulaşıyoruz. Bir marina çevresinde kurulmuş sevimli bir kasaba burası. 45 dakika süre verildi gezmemiz için. Güzel manzaralar eşliğinde geziyoruz.

Port Douglas’tan ayrıldıktan 45 dakika sonra Daintree Mosman Gorge Dünya Mirası Yağmur Ormanları’na geliyoruz. Burada Daintree Nehri kenarında, orman içinde rehber eşliğinde güzel bir yürüyüş yapıyoruz. Yürüyüş sonunda nehrin denize döküldüğü bölgeye geldik. Kıyıdaki restoranda yemek molası verildi. Restoranın yanında birkaç bungalovda isteyenler kalabiliyor. Bitki türü çeşitliliği inanılmaz. Tabii bitkilerin ve ağaçların büyüklüğünü de anlatmak zor. En iyisi fotoğraf ve videolarla anlatmak.

Akabinde tekrar aracımıza binip nehri yukarıdan seyretmek üzere yol alıyoruz. Nehrin karşı kıyısına geçmemiz gerek. Uzun bir araç kuyruğu var. Kuyruğa giriyoruz. Esasında nehir çok geniş değil. Köprü yapmak çok basit ama doğayı korumak için köprü yapılmıyor. Hatta feribot bile motorsuz, tellerle çekiliyor. Doğaya zarar vermemek için gösterilen özene şapka çıkarıyoruz.

Karşı kıyıya geçince önce seyir tepesinde nehrin denize döküldüğü yeri seyrediyoruz ardından nehir kenarına gelip tekneye biniyoruz. Sırada tekne ile nehir gezisi var. Kaptanımız kuşları gördükçe duruyor ve bilgiler veriyor. Bir yandan da timsah arıyoruz. Küçük bir timsahı görünce yanaşıp duruyoruz. Nehir timsahları 1,5 m. civarında oluyormuş. Asıl büyük olanlar tuzlu su timsahları. Saltie denilen bu timsahlar 4 m. civarındaki boylarıyla oldukça ürkütücü. Bunlardan bir tanesini Sidney hayvanat bahçesinde görmüş ve fotoğraflamıştık. Esasen nehir turunda beklediğimizi pek bulamadık. Çamur gibi akan dar bir nehirde orman manzarası ve küçük bir timsahtan fazlası yoktu. Nehir gezisi yerine orman içindeki yürüyüşlerin fazla olmasını tercih ederdik. Tur seçimi yaparken nehir turu almamanızı tavsiye edebiliriz. Nehir turunu görmek isteyenler aşağıdaki videoyu seyredebilir.

KURANDA KÖYÜ GEZİSİ

Kuranda gezisinin iki ayrı hareket saati vardı. Biri 08:00, diğeri 10:00 idi. Biz saat 10:00’u tercih etmiştik. Fakat gezilecek yerlere fazla zaman kalmadığı için herkese saat 08:00 hareket saatini tavsiye ederiz. Saat 10:00’da servisin bizi alacağı durağa geliyoruz. Tam vaktinde geliyor Skyrail otobüsü. Bu otobüs teleferik servisi. Skyrail teleferiğin ismi. Saat 11:00’de biniyoruz teleferiğe. Turda herhangi bir rehber yok. Tur satın alarak teleferik ve tren bileti almış oluyoruz. Gerisi broşür ve levhaları okuyarak, zaman çizelgelerini takip ederek bize kalmış. Programımızı dilediğimiz gibi oluşturuyoruz. Teleferikte 6 kişilik kabine üçümüz biniyoruz ve rahatça yukarıya doğru süzülüyoruz. Yağmur yağıyor. Yağmur ormanlarında giderek şiddetini arttıran yağmur altında muhteşem bir doğanın içerisinde yavaş ve huşu içinde sallanarak gidiyoruz. Binbir çeşit ağaç, binbir çeşit yeşil, yüksek ve görkemli ağaçlar ama biz hepsinin üzerindeyiz.

15 dakika sonra ilk istasyona geliyoruz. Burada iniyoruz ve levhaları takip ederek yürüyüşe başlıyoruz. Yağmur devam ediyor. Yağmur altında yürüyüş ve fotoğraf zorlaşsa da ortam büyülü gibi. Hafiften bir sis tabakası yerden yukarı doğru yükseliyor. Aslında sisin yukarıdan aşağıya inmesine alışkınız. Aşağıdan yukarı çıkmasını ilk defa görüyoruz ve belleğe kaydetmeye çalışıyoruz. Derken yağmur kesiliyor. Yaklaşık 20 dakikalık yürüyüşten sonra tekrar teleferiğe biniyoruz.

Yine 15 dakika sonra başka bir istasyonda iniyoruz. Baran Falls istasyonuymuş burası, yani Baran Şelalesi. Biraz yürüyüşten sonra uzaktaki şelale görünüyor. Levhalardaki fotoğraflara bakılırsa epey zayıflamış şelale. Kuraklık yağmur ormanlarında bile sorun demek ki. Nefis bir yürüyüş rotasından gidiyoruz. Doğadaki tüm ayrıntılar levhalarda anlatılmaya çalışılmış. Öğrenciler ve doğa meraklıları için bulunmaz kaynak bunlar. Yürüyüş rotasını tamamlayıp tekrar geliyoruz teleferiğe.

Üçüncü istasyon; Kuranda. Saat 13:00’te iniyoruz Kuranda’ya. Teleferik istasyonundan kente ücretsiz servis var. Rahatça geliyoruz merkeze. Kuranda, yerlilerin 10.000 yıldır yaşadığı bir köy. Yağmur ormanlarının ortasında, kendine özgü faunası ve florası bulunan, inanılmaz güzel ve sevimli bir köy. Köyde iki katlı ev yok. Her şey oldukça basit tarzda inşa edilmiş ve en önemlisi doğa hiç bozulmamış. Turizmi geliştireceğim derken doğaya zarar verilebilirdi ama denge güzel kurulmuş ve köy doğa içinde yaşamak isteyenler için bir cennet olmuş. İlk Avrupalılar 1888’de gelmiş. Yerleşenler artınca lojistik ikmal hattı olarak tren yapılmış. Geniş yol yapmak doğaya daha fazla zarar verecek diye düşünülmüş. Son zamanlarda yapılan teleferik ise gerçekten çok iyi düşünülmüş.

Zamanla entellektüellerin ve hippilerin yerleştiği bir köy olmuş Kuranda. Bu etki halen devam ediyor. Dükkanlarda satılan eşyalar el işi ve ince bir zevk ürünü.

Kuranda’da genelde bungalow tarzı moteller varken son zamanlarda hizmet kalitesi yüksek tatil köyleri de yapılmış. Tatil için bulunmaz bir köşe gerçekten. Kuranda’da yapacak çok aktivite var.Kuş gözlem turları, ormanda rehberli yürüyüş turları (4 ayrı parkur varmış), nehirde tekne gezisi, kelebek turları, hayvanat bahçesi ve özellikle koala bahçesi v.s.

Koalaya burada ayrı bir önem vermişler ve işi ticaret haline getirmişler. Koalayı diğer eyaletler kucağınıza almanıza izin vermiyor. Sadece Queensland Eyaleti buna izin veriyor. Buradaki koala bahçesinde bir fotoğraf çekimine 40 AUD ücret alıyorlar ama kuyruk var. Gişeden randevu alınıyor fotoğraf için. Çünkü koalalar ekabir hayvanlar. Günün büyük kısmını uyuyarak geçiriyorlar. Uyandıkları zaman da yemek yemekle geçiyor. Yemek denilen de sadece okaliptüs ağacının yaprağı. Bu yaprak uyku verdiği için genelde uykulu haldeler. Dolayısıyla fotoğraf çektirecek mesai saatleri çok sınırlı. Fotoğraf çekilen tek bir stüdyo var ve konu mankeni koalanın yemek yemediği bir zamanı yakalayıp getiriyorlar. Öyle oyalanmaca yok. Kucağa veriliyor, şak şak fotoğraflar çekiliyor, anında hoooop kucağınızdan alınıyor. Ya ne güzeldi yumuşacık oyuncak gibi, dursaydı biraz daha kucağımda gibi serzenişleriniz boşuna çaba, koala çoktan başkasının kucağına verilmek üzere sırada bekleyene “gel” işareti yapan görevlinin kollarında ve bu işaret size “hadi artık buradan çekil” anlamına geliyor. İstemeseniz de sahneyi terk etmek zorundasınız. Sizden sonra geleni seyretmenin tek faydası; onun da elinden 5 saniyede alındığını görüp “sadece ben değilmişim” avuntusunu yaşamak oluyor. Koala bahçesinde başka hayvanlar da var. Artık onlarla avunmanın vakti. Bunu bilen görevliler kanguruları elle beslemeniz için yemleri açığa bırakmışlar. Bir avuç alıp uzatıyorsunuz kanguruya, alışkan hayvan gelip elinizden yiyor ama deklanşörler patlamıyor. Çünkü bu aktivite para getirmiyor. Bütün hayvanat bahçelerinde kanguruyu elinizle besliyorsunuz, bir özelliği kalmamış yani. Ama aynı şeyi, biraz ileride güneşlenen timsahlar için söyleyemeyiz. Eğer elle beslemek isterseniz gazetelere bile çıkabilirsiniz, tabii sağ kalmışsanız.

Koala bahçesi, güzel düzenlenmiş sevimli bir yer. Eğer ileride koalayı sevme süresi 15 dakikaya çıkarılırsa sırf bunun için tekrar gidilir, o kadar sevimli yaratıklar keratalar…

Koala Bahçesi’nden yürüyerek tren istasyonuna geliyoruz. Tarihi treni görünce (aslında fotoğraflarını görmüştük) bir hoş olduk. Doğanın içinde tarihte yolculuk yapacağız diye düşünüyoruz. Aynen de öyle oluyor. Çıkıdak çıkıdak giden nostaljik tren, dünyanın en güzel doğal ortamı içinden bizi gezdirerek götürüyor. Hem de gold klas aldığımız bilet sayesinde içkimizi yudumlayıp mezelerimizi atıştırırken…

Kuranda gezimizi fotoğraflarla da anlatalım…

BÜYÜK SET RESİFİ (GREAT BARRIER REEF)

Sabah 07:00’de marinada teknenin önünde kuyruğa girip biletlerimizi hazırlıyoruz. Saat 07:30’da tekne kalkıyor. Kısa bir tanıtım (brief) veriliyor. Zehirli denizanasına karşı tam korumalı balıkadam kıyafeti giyecekmişiz. Eldiven dahil. Herkese palet ve gözlükler dağıtılıyor. Biz şnorkelle dalacağız. Scuba (tüplü) dalış yapacakları ayrı bir yere alıyorlar. Onların işi biraz daha uzun. Bizim dalış sırasında dikkat etmemiz gerekenleri 5 dakikada anlattılar ve sonrasında kahve ikram ettiler. Dalmadan önce bir şey yememek gerekiyor.

Tanıtım sırasında özellikle söylenen; mercan kayalıklarını ellemek kesinlikle yasak. Bu doğal güzelliği korumak için oldukça bilinçli çalışıyorlar.

Büyük Set Resifi muhteşem bir oluşum. Milyonlarca yıl içinde oluşmuş bir derya. Dünyanın en büyük resif sistemi. 2,900 resif ve 900 adadan oluşuyor, 2,600 km genişliğe yayılmış 344,400 km² alanı kaplıyor. Resiflerin çoğu su üstüne çok yakın. Elinizi uzatsanız değeceğiniz mesafede mercan kayalıkları. Kayalık diyoruz ama mercanlar da bir canlı aslında. Hem de çok hassas canlılar. Bu nedenle dokunmak yasak. Set Resifi 6 çeşit deniz kaplumbağası ve 1 milyondan fazla çeşit balığı barındırmaktadır. Resifte balıkçılık da tamamen yasaklanmış ama alanın büyüklüğü nedeniyle kontrolde zorluk yaşanıyormuş.

1,5 saatlik bir yolculuktan sonra ilk durağımız Michaelmas Cay Adası. Diğer ismi Birds Island yani Kuşlar Adası. Tekne önceden hazırlanmış tonoza (dibe bağlı şamandra) bağlandı. Burada bizi bekleyen cam tabanlı bir tekne var. Ne tüplü ne de tüpsüz dalmak istemeyenler denizaltını bu cam tabanlı tekne ile izleyecekler. Balıklar yüzeye çok yakın olduğu için cam tabandan da görülebiliyormuş.

Biz şnorkel dalışımıza başlıyoruz ve ilk gördüklerimizle hemen su üstüne çıkıp birbirimize ne kadar muhteşem olduğunu söylemeye çalışıyoruz. Hepimiz büyülenmiş gibi tekrar dalıyoruz ve çıkmak istemiyoruz. Önümüzden bir film geçiyor. Rengarenk, capcanlı inanılmaz güzel bir film bu. Otur seyret, daha doğrusu yüz seyret… Anlatmanın çok zor olduğu bir film bu. Aşağıdaki fotoğraflar ve video bize yardımcı olacak. 1 saat kadar yüzdükten sonra çıkıyoruz ve yemek servisi yapılıyor.

Ardından Hastings Outer Resifi’ne gidiyoruz. Burada ada yok. Denizin üzerinde hiçbir kara parçası yok. Yine tonoza bağlanıyor tekne ve resifin üstüne kendimizi bırakıyoruz. Balıklar alışmış, gelip dokunuyorlar bize. Hiç kaçmıyorlar. Bazıları sürü halinde yanımızdan geçiyor. Deniz yıldızları, kaplumbağalar, o kadar çeşitli deniz canlıları görüyoruz ki kendimizi denizaltından alamıyoruz.

Altımızda apayrı bir dünya var. Hem de çok güzel bir dünya. “DOĞA” sen ne kadar muhteşemsin !!! Sudan çıkmak istemiyoruz ama görevlilerin uzun düdükleri ile artık gitmek üzere olduğumuz bildiriliyor.

Akşam üzeri Cairns’e dönüyoruz. Gördüğümüz rüya ile Esplanade Havuzu’na kendimizi bırakıyoruz ve aynı rüyayı tekrar tekrar görmeye çalışıyoruz…

Sizi de gördüğümüz rüyaya davet ediyoruz. Gelin aşağıdakilere tıklayın ve rüyamızı izleyin.

Sonraki yazımızda Brisbane’dan size sesleneceğiz. Avustralya’nın en doğu ucu Byron Bay’e ve Noosa’ya götüreceğiz sizleri. Görüşmek üzere…

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: