İçeriğe geç

BAŞTAN BAŞA AVUSTRALYA (18 Aralık 2019 – 11 Mart 2020) ALL AUSTRALIA (18 December 2019 – 11 March 2020)

YANGINLA GİDİP VİRÜSLE DÖNDÜK

18 Aralık 2019’da Avustralya’ya vardığımızda, kasım ayında başlayan ve bir türlü söndürülemeyen yangınlar konuşuluyordu. Orman yangını, hem de bütün ülkeyi saran bir orman yangınıydı yaşanan. Gittikçe de yayıldı. Yağmurlar yağmasa daha da sürebilirdi (yazımızda bu büyük yangın hakkında ayrıntılara gireceğiz).

11 Mart 2020’de Türkiye’ye dönüş uçağına bindiğimizde ise coronavirüs konuşuluyordu. Henüz Avustralya ve Türkiye’de ölüm olayı yoktu ama Çin’le olan yoğun ticaret ve Avustralya’da yaşayan Çinli nüfusun fazlalığı insanları ürkütüyordu.

Sonuçta bu büyük gezimize yangınla başlayıp virüsle bitirdik. Yangınlar sebebiyle programımızın bazı bölümleri değişti ve gidemediğimiz yerler oldu. Virüs nedeniyle bir aksaklık yaşamadık ama birkaç gün sonra dönmeye çalışsaydık oldukça sıkıntı yaşayacaktık. Dönüşümüzden birkaç gün sonra giriş-çıkışlar sınırlandırıldı ve sonrasında tüm uçuşlar iptal edildi. Yani, yasaklardan önceki son günlerde ülkemize dönebildik.

AVUSTRALYA NASIL BİR ÜLKE ?

1- BÜYÜKLÜK : Öncelikle çok büyük bir ülke. Bir kıta olduğu gerçeğini akıldan çıkarmamak gerek. Türkiye’nin yüzölçümü 783.562 km², Avustralya’nın ise 7.692.024 km². Yaklaşık Türkiye’nin 10 katı büyüklüğe sahip. Şu fotoğraf Avrupa kıtası ile karşılaştırmak ve Avustralya’nın büyüklüğünü anlamak bakımından  güzel;

Avustralya İle Avrupa Yüzölçümü Karşılaştırması

Tüm bu büyüklüğe rağmen nüfus sadece 25 milyon. Dolayısıyla nüfus yoğunluğu çok düşük. Km²’ye düşen kişi sayısı 28, Türkiye’de ise 105.

Nüfusun büyük çoğunluğu deniz kıyılarındaki büyük kentlerde yaşıyor. Ülkenin orta kısımları çöl özelliklerini taşıyor. Başkent Canberra 370.000 nüfusa sahip. En büyük kent ise 4,7 milyon nüfuslu Sidney. Melbourne 4.300.000, Brisbane 2.200.000, Perth 1.900.000, Adelaide 1.250.000, Gold Coast 600.000, Cairns 155.000, Hobart (Tazmanya) 220.000, Darwin 130.000 nüfusa sahip.

2- EYALET SİSTEMİ : Avustralya eyalet sistemi ile yönetiliyor. 6 eyalet var ülkede; 1- New South Wales (Yeni Güney Galler), başkenti Sidney, 2- South Australia (Güney Avustralya), başkenti Adelaide, 3- Queensland, başkenti Brisbane, 4- Western Australia (Batı Avustralya), başkenti Perth, 5- Victoria, başkenti Melbourne, 6- Tasmania (Tazmanya), başkenti Hobart. Ayrıca eyalet statüsünde olmayan Northern Territory (Kuzey Toprakları) başkenti Darwin, ayrı parlamentosu olmayıp doğrudan başkent Canberra’ya bağlı. Canberra’nın olduğu bölge, Yeni Güney Galler eyaleti içinde kalsa da Capital Territory (Başkent Toprakları) denilen kendi özerk bölgesi var. Eyalet ve eyaletlerin başkentlerini gösterir harita şöyle;

Australia Map

3- ZAMAN FARKI : Ülkenin en doğusundaki Brisbane ile en batısındaki Perth arasında 3 saat zaman farkı var. Esasında adaları katarsak zaman farkı daha da büyür. En batıdaki Christmas Adası ile en doğudaki Norfolk adası arasındaki zaman farkı 5 saate çıkar. Queensland eyaleti kış saatini uygulamadığı için 3 saatlik fark 28 Mart’tan sonra 2 saate iner.

4- SINIR : Hiçbir ülkeyle kara sınırı olmayan Avustralya’nın bir bakıma rahatlığı da buradan gelmektedir. Gelecek bütün misafirler deniz yolu ya da hava yolu ile gelmek zorundadır. Deniz yolu ile gelecek olanların da uzun bir yolculuğu göze almaları, ya da kuzeyde nispeten boş topraklara çıkarlarsa kentlere ulaşmak için çölü aşmak zorunda olmaları işlerini zorlaştırmaktadır. Kuzeyden bir zamanlar teknelerle Malezyalı göçmenler gelmeye kalkmış ama geldiklerine geleceklerine pişman olmuşlar. Doğal olarak Avustralya, ülkeye kimin geleceğini rahatlıkla kontrol etme şansına sahiptir. Sınır komşusu olmaması sayesinde gelebilecek tehlike de yoktur. Dolayısıyla bu ülkede “Sınır Yok Sorun Yok” ilkesi geçerlidir.

4- DOĞAL GÜZELLİKLER, İKLİM VE ENDEMİK TÜRLER : Avustralya muhteşem doğal güzelliklere sahip bir ülke. Kuzeydoğuda bulunan “Great Barrier Reef”, yani “Büyük Set Resifi” dünyanın en büyük resif sistemidir. Mercan adalarından oluşan canlı bir sistem. Eskiden mercan kayalıkları denirdi. Şimdi mercanların yaşayan bir canlı olduğu kabul edilmektedir. Bir deniz bitkisi olarak değerlendiriliyor, o nedenle artık kayalık demiyoruz. Bünyesinde büyük bir ekosistem oluşturuyor. Binlerce deniz canlısı bu ekosistemi kendisine yuva yapmış, burada yaşıyor. Burası bir UNESCO Dünya Mirası.

O kadar büyük ki, mercan adaları 2.600 km uzunluğa sahip ve 344.000 km² alanı kaplıyor. Bu resifte dalmak, neredeyse balıklara eliyle dokunacak kadar yaklaşmak gerçekten muhteşem bir duygu. Sonraki yazılarımızda Büyük Set Resifi’ni fotoğrafları ile birlikte anlatacağız.

Ülkenin kuzey kısımları yağmur ormanlarını barındırıyor ve tropikal bir iklime sahip. Buradaki ağaçların büyüklüğü inanılır gibi değil. Sekoya ağaçları 100 metre yüksekliğiyle bütün canlılara meydan okuyor.

Esasında tüm ülkedeki ağaçlar oldukça büyük gövde ve yükseklikleriyle diğer kıtadaki ağaçlara ciddi fark atıyor. İlerideki yazılarımızda bu ağaçların fotoğraflarını da göreceksiniz.

Avustralya’yı anlamak için bu iklim haritası çok önemli;

Ortadaki pembe bölge çöl alanları. Burada insan yaşamıyor. Çok nadir çöl canlıları var sadece. Sarı alanlar otlak veya mera olarak kullanılan çayır alanları. Avustralya’da çok gelişmiş bir hayvancılık var. Bu konuya da yazılarımızda değineceğiz. Açık yeşil bölgeler subtropikal, mavi bölgeler ılıman iklim kuşağı. Avustralya’nın en büyük nüfusu da işte bu açık yeşil ve mavi bölgelerde toplanmış durumda. Az bir nüfus da sarı bölgelerde ve çok azı da koyu yeşil bölgelerde yaşıyor. Mavi ve açık yeşil bölgeler dünyaca meşhur kıyıları, limanları ve plajları ile ülkenin en önemli bölgeleri. Dolayısıyla Avustralya’nın büyük çoğunluğu ılıman bir iklimde yaşıyor.

Avustralya’da dünyanın başka bölgelerinde olmayan birçok canlı çeşidi mevcut. Kanguru ve koala gibi keseli hayvanlara dünyanın başka hiçbir yerinde rastlanmıyor. Tazmanya Canavarı (Tasmanian Devil) denilen hayvana Tazmanya dışında rastlanmıyor. Avustralya 40 milyon yıl önce anakaradan kopmuş olup en yakın kıtaya olan uzaklığı bu endemik türlerin gelişmesine ve korunmasına olanak sağlamış. Charles Darwin en önemli araştırmalarını bu endemik türler üzerinde yapmış. O nedenle kuzeydeki kente Darwin adı verilmiş. İşin en güzel tarafı, bu endemik türlerin soylarının tükenmeden bugüne kalabilmiş olmaları. Bunun iki sebebi var; birincisi Avustralya’da yırtıcı hayvan yok. Aslan, kaplan, panter gibi canlılar yaşamıyor bu kıtada. İkincisi de Avustralya’nın yerlileri Aborjinler doğa ile barışık yaşamışlar. Avlanmalarını hep ihtiyaçları için yapmışlar, fazlasını doğadan koparıp almamışlar. Ancak, ne zaman ki beyaz adam gelip kendi yiyeceklerini, yani kanguruları avlamaya başlamış, işte o zaman onlarla savaşmışlar. Bu savaşları da konusu geldiğinde yazılarımızda anlatacağız. İşte bu iki sebeple endemik türler günümüze kadar gelebilmiş. Avustralya’da yaşayan 800 kuş çeşidinden 350 tanesi endemik. Avustralya’ya özgü devekuşu emu da endemik bir tür. Avustralya’nın armasında kanguru ve emu bulunmaktadır.

Avustralya arması.

5- KISA AVUSTRALYA TARİHİ :

Tarihçeye kısaca değineceğiz, zaten uzun bir tarihi yok. İlk yerleşimler 40.000 yıl öncesine kadar gidiyor. M.Ö. 42.000 yıllarında kıtaya Aborjinler ayak basıyor. Güneydoğu Asya’dan geldikleri tahmin ediliyor. “Aborjin” ismi batılıların verdiği bir isim. “Ab” Latince’de “den”, yani İngilizcedeki “from” anlamında, “orijin” de bildiğimiz köken. Yani kökenden gelme anlamında “Aborjin” demişler. Aborjinler kıtaya geldiklerinde kabileler halinde birbirlerinden ayrı yaşamışlar. Hiçbir kabile diğerinin alanına tecavüz etmemiş veya ettiğinde savaşlar çıkmış ama genelde birbirlerinden ayrı yaşamışlar. Dolayısıyla her biri diğerinden farklılıklar içeren 150 ayrı Aborjin dili oluşmuş. Avustralya Aborjinleri resmen tanıdığında dilini de belki resmi dil yapacaktı ama hangisini? Yazılı bir dil geleneği olmaması da farklılıkları azaltma olanağını ortadan kaldırmış. 150 dil de resmi dil olamayacağı için Avustralya’da şu anda tek resmi dil İngilizce.

Aborjinler koca kıtada 300.000 nüfus ile yaşarken Avrupalılar 1606 yılında itibaren gemilerle gelmeye başlar. 17. Yüzyıl boyunca Hollandalılar (Felemenk demek daha doğru) kıtanın haritasını çıkartırlar. 1688 – 1699 yılları arasında Felemenkler adanın kuzey batısına çıkarlar ama yerleşmezler. 1770 yılında ise İngiliz Kaptan James Cook adanın doğu kıyısına çıkar ve Yeni Güney Galler olarak adlandırdığı bölgeyi Büyük Britanya’nın topraklarına kattığını ilan eder. Bu tarihten sonra Sidney kentinin kurulmasına başlanır. Tazmanya adasını ise Abel Tasman 1642’de keşfeder ama buradan bir şey olmaz der, sponsoru Van Diemen’e ithafen adanın adını Diemen’s Land koyar ve gider. Adada herhangi bir koloni kurmaz. Avustralya’ya ise 1780’den itibaren, ücretsiz işçi olarak çalıştırılmak üzere, İngiltere’den çok sayıda mahkûm getirilir. 68 yıl süren mahkûm transferi 1848 yılında Yeni Güney Galler eyaleti yerleşimcilerinin protestoları sonucu sona erer. Tabii bu kadar yerleşimci gelince ve Aborjinlerin yaşam alanına müdahale edince ister istemez sınır savaşları çıkar. 300.000 civarındaki Aborjin nüfusu, salgın hastalıklar ve savaşlar sonucunda 45.000’e kadar düşer. Pek savaş da denilemez bu duruma, savaş iki taraflı olur, oysa Aborjinlerin savaş aleti mızraktan öte olmadığından buna daha ziyade katliam denebilir. Zaten bütün yazılı kaynaklar Aborjin katliamı derler yaşananlara. Sağ kalanlar da beyaz adamın yaşamadığı bölgelere sürülür ve orada yaşamaya mahkûm edilir. Halen Aborjin nüfusu Avustralya’nın %1,5’ini oluşturmaktadır. 1910 ila 1970 yılları arasında resmi bir devlet politikası olarak Aborjin çocuklar asimile edilmek için ailelerinden koparılıp kimsesizler yurtlarında yetiştirilmişlerdir. 1962 yılına kadar oy verme hakları olmayan, 1967 yılına kadar da resmi nüfus sayımlarına dahil edilmeyen Aborjinler bugün temel vatandaşlık ve insan haklarına sahiptir. 1997 yılında Avustralya İnsan Hakları Komisyonu, bu politikanın soykırım olduğu kararını vermiştir. 1999 yılındaki anayasa değişikliği ile ülkenin geçmişinde Aborjinlerin olduğu resmen kabul edilmiş, 2004 yılında da Aborjin katliamları ve asimilasyon politikaları nedeniyle özür dilenmiştir. Halen Aborjinler için oluşturulmuş özel kurumlar devrede olmasına rağmen yine de sosyal hayatın ve iş yaşamının tamamen dışındadırlar. Çalışan sayısı çok az olup genellikle devletten aldığı işsizlik maaşı ile geçinen bir topluluk halindedirler.

Adanın İngiltere’den kısmi bağımsızlık hareketleri sonucu 1901 yılında federasyon kurulması ile birlikte seçme ve seçilme hakları sağlanmış ve Avustralya Kraliyet Devleti kurulmuştur. 1901 – 1927 yılları arasında Melbourne başkent olmuştur. Eyaletler arası bir sorun olan başkent konusu, Melbourne ve Sidney arasında sertleşmeler olmaya başlayınca ara formül olarak Kanberra (Canberra) kurulmuş ve 1927’den itibaren başkent olmuştur.

1. Dünya Savaşı sırasında Avustralya ve Yeni Zelanda’nın katılımı ile ANZAK (ANZAC – Australian and New Zeland Army Corps) birlikleri kurulmuş ve İngiltere’nin gönderdiği savaş bölgelerinde, 1914 yılında Mısır’da ve özellikle 1915 yılında Çanakkale ve sonrasında Filistin savaşlarında yer almışlardır. Avustralyalı tarihçiler, bu savaşların uluslaşma sürecindeki önemine dikkat çekerler ve kendilerinin bu savaşlar sayesinde ulus bilinci edindiklerini söylemektedirler. Ne kadar ilginç bir olgudur bu… Kendi topraklarına hiçbir saldırı olmamasına rağmen, emperyalizmin başka ülkelere gönderdiği askerlerin sayesinde uluslaşmak ne hazin bir durumdur… Ölenlerin hiçbiri kendi ülkesini korumak için değil, deniz aşırı emperyalist paylaşım savaşlarının bir ileri ucu olarak görevlendirilmeleri nedeniyle hayatlarını kaybetmiş olmalarına rağmen, ülkelerindeki ulus bilincinin oluşmasına katkıda bulunmuşlar. Ülkenin her köşesinde mutlaka bir “Anzac Memorial”, yani Anzak Anıtı inşa edilmiş ve anıları yaşatılmaya çalışılmaktadır. Yazılarımızda bu Anzak Anıtlarının ve müzelerde oluşturulan Anzak bölümlerinin fotoğraflarını paylaşacağız.

2. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin 1942 yılında Japonya’ya karşı yenilmesi ve Japonya’nın Avustralya’ya doğru ilerlemesi üzerine Amerika ile yakınlaşan Avustralya İngiltere’den kopmuş, İngiltere’nin Avustralya toprakları üzerindeki hakimiyetine son verilmiştir. Bugün sembolik olarak İngiltere Kraliçesi’ne bağlı bir Commonwealth ülkesidir.

Bugün Avustralya, sağladığı ekonomik gelişimle dünyada en büyük 13. ekonomi durumundadır. GSYİH kişi başı 47.000 USD ile ABD ile eşit durumdadır. Dünyanın en yaşanır şehirleri sıralamasında Melbourne ve Sidney genellikle ilk 5 sıra içinde yer bulmaktadır. Birçok ülkeden göçmen alan ülke kozmopolit yapısıyla çok kültürlü ve çok renkli bir ülke haline gelmiştir.

İşte Avustralya’nın 250 yıllık tarihi. Geçmişten dersler çıkarıp ileriye umutla bakan, barış içinde, insanların huzur içinde yaşadığı başarılı bir ülke…

6- AVUSTRALYA VİZESİ : Avustralya vizesine internet üzerinden müracaat edilebiliyor. https://immi.homeaffairs.gov.au/ web sitesindeki müracaat formu doldurulup tüm evraklarınızı tarayarak yükleyebiliyorsunuz. Daha önce parmak iziniz alınmadıysa İstanbul ofisinden randevu alarak gitmek gerekiyor. Tüm işlemler 6 haftayı bulabiliyor. Önceden müracaat etmekte fayda var.

7- AVUSTRALYA’NIN İYİ YÖNLERİ :

a) Teknoloji : Avustralya, teknoloji uygulamalarında oldukça gelişmiş bir ülke. Her şeye internet üzerinden ulaşmak mümkün. Tüm biletleri internetten alabilir, cep telefonunuza gelen barkodla giriş yapabilirsiniz. Bu sinema-tiyatro bileti de olabilir, otobüs-tren bileti de olabilir. Hatta dava dilekçesini (basit türde davalar) internetten doldurup dava bile açabilirsiniz. Bakkaldan bir küçük su aldığınızda bile kredi kartı kullanabilirsiniz. Dolayısıyla hiç nakit para kullanmadan ülkede gezebilirsiniz. Belediye otobüsleri ve tramvay gibi toplu taşıma araçlarında, toplu taşım kartınız yok diye korkmayın, kredi kartı veya debit kartınızı rahatlıkla kullanabilirsiniz. Tüm taksilerde kredi kartı geçerli. Uber ve Ola taksi sitemleri ülkenin büyük bölümünde çok yaygın olarak kullanılıyor.

b) Güvenlik : Avustralya son derece güvenli bir ülke. Hiç kimse sizi rahatsız etmeden hangi saatte olursa olsun sokaklarda rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Ne giydiğiniz kıyafet sorun yaratır, ne de kolunuzdaki saat. Kapkaç ya da hırsızlık neredeyse hiç yok.

c) Turiste Karşı Davranış : Turist kazıklama diye bir kavram yok Avustralya’da. Tüm restoranların menüsünde yazan fiyatlardan bir kuruş fazla gelmiyor hesap. Dükkanlarda tüm malların üzerinde fiyat etiketi var ve pazarlık diye bir şey yok. Ucuz olan dükkan veya pazar yerleri tabii ki var ama bu pazar yerlerinde dahi malların üzerinde fiyat etiketi var ve kimse pazarlık yapmıyor. Belki fazla sayıda alacağınız zaman bir toptan iskontosu yapılabilir, hepsi o. Dükkanlardaki fiyat ile havaalanlarındaki fiyatlar arasında uçurum yok. Genelde aynı fiyatlar. Dolayısıyla hiçbir yerde kazıklanma hissi ile dolaşmıyorsunuz.

d) Bahşiş Yok : Restoran ve kafelerde bahşiş diye bir kavram yok. Bazen kredi kartını çekerken bahşiş vermek isteyip istemediğinizi soruyorlar, vermeseniz de kimse garipsemiyor.

e) İçilebilir Su : Avustralya’nın her yerinde musluklardan akan su içilebiliyor. Şehirlerin caddelerinde, sokaklarında, parklarında, birçok yerde çeşmeler mevcut. Bu çeşmelerden su içebilir ve şişenizi doldurabilirsiniz. Otellerdeki, tuvaletlerdeki tüm musluklardan içilebilir su akıyor. Bir yerde eğer musluktan akan su içilemiyorsa mutlaka üzerinde yazıyor. Yani içilebilen su değil, içilemeyen su uyarısı yazılıyor. Ana kural hepsinin içilebildiği.

f) Tuvaletler : Avustralya’nın her yerinde, ulaşabileceğiniz mesafede tuvaletler yapılmış ve hepsi de ücretsiz. Halk tuvaletlerinin her yerde ve her zaman tertemiz olmasına, tuvalet kağıdı ve sabun eksiğinin olmamasına, her daim pırıl pırıl temizlenmesine hayran olduk.

g) Önce Su Servisi : Bir restoran ya da kafeye oturduğunuz zaman, daha sipariş almadan garson elinde su şişesi ve bardaklar ile birlikte geliyor. Önce bir yorgunluk suyunu ücretsiz olarak içip kendinize geliyorsunuz, sonra sipariş veriyorsunuz. Birçok restoran veya kafede self servis geçerli. Bu tür mekanlarda da bir yerde şişeler ve bardaklar hazırlanmış oluyor. Gidip kendiniz ücretsiz suyunuzu alıp içiyorsunuz. Özellikle sıcak havalarda bu çok önemli ve insanı rahatlatan bir sistem.

h) Plajlar : Avustralya’nın her yerinde tüm plajlar tamamen halka açık ve ücretsiz. Eğer o plajda varsa şezlong ve şemsiye kiralamak isterseniz getirip istediğiniz yere kuruyorlar. Önceden şezlongları plaja dizmek diye bir uygulama yok. Tüm şezlonglar bir köşede toplanmış, ancak müşteri isterse plaja getiriliyor. Bizdeki gibi bir kapıdan ücretle girilen “beach” diye bir uygulama kesinlikle yok.

i) Açıklama Levhaları : Şehir merkezlerinde veya kamuya açık parklarda, gezinti alanlarında açıklama levhaları çok güzel hazırlanmış. Haritalı olanları oldukça güzel. Bir parkurun ne kadar süreceği, hangi yoldan gidileceği, hepsi işaretlenmiş. Tüm bilgilere ulaşmak oldukça kolay hale getirilmiş.

j) Trafik : Avustralya’da trafik oldukça düzenli. Bize göre tabii ki ters, soldan akıyor ama alışması zor değil. Çünkü yol çizgileri, işaretlemeler çok yardımcı. Şerit takibi ile oldukça rahat bir trafik akışı yaratılmış. Korna çalana, birbirine ters bakana rastlanmıyor. Yayalar ayağını yola atar atmaz tüm trafik duruyor. Avrupa’dan daha saygılı şoförleri var.

k) Fiyatlar Her Yerde Aynı : Deniz kıyısındaki restoranların, kafelerin diğerlerinden daha pahalı olması bize normal gelir. Fiyatların iki katı olmasına alışmışızdır. Avustralya’da ise en iyi yerdeki restoranın fiyatları, herhangi bir yerdeki restorandan en çok %20 fazladır. Bu nedenle iyi yerlerdeki restoranların kapısında genelde kuyruk oluşuyor. Yarım saat, bazılarında ise bir saat beklemeyi göze almak gerebilir. Fakat en iyi hizmeti, en kaliteli yiyeceği hiç de pahalı olmayan bir fiyat ile yiyeceğiniz kesindir.

l) Köpeklere Kapalı Alanlar : Avustralya’da evcil hayvanlar çok yaygın. Sokak hayvanı hiç yok. Neredeyse herkesin bir köpeği var. Dolayısıyla yürüyüş yapılan alanlarda insan sayısı kadar köpek olabiliyor. Ya da plajlarda denize gireceksiniz her yerde köpeklerin olduğu bir plaj insanları rahatsız edebiliyor. İşte bunları çok güzel düzenlemişler. Plajların bir kısmını belirli saatlerde köpeklere ayırmışlar, onun dışında plaja köpekle girmek kesinlikle yasak. Demek ki cezalar uygulanıyor ki aksi durumla hiç karşılaşmadık. Yürüyüş yollarında, eğer darsa köpek yasak. Geniş yollarda tasması ile gezdirilebiliyor. Birçok yerde köpek dolaştırma yolları ayrılmış. Bu medeniyet sevyesine hayran olmamak elde değil. Köpek gezdirme alanlarındaki çöp kutularının yanında köpek dışkıları için naylon torba cepleri var. Bu uygulama Avrupa’da var ama Avustralya’da çok daha yaygın ve kullanışlı.

8- AVUSTRALYA’NIN OLUMSUZ YÖNLERİ :

a) Erkenden Biten Hayat : Avustralya’da bizi en zorlayan konu, hayatın çok erken bitmesi olmuştu. Dükkanlar akşam saat 16:30, 17:00 gibi kapanıyor. AVM’lerdeki dükkanlar bile en geç 18:00’de kepenk indiriyor. Birçok restoran ve kafe saat 17:00 gibi kapanıyor. Açık olanlar var tabii ama çok az. Hangisi olduğunu bilmek ve ona göre gitmek gerekli. Turistlerin bunları bilmesi zor. Bir yandan güvenlik sorunu olmadığı için akşamları dilediğiniz gibi dolaşmak istiyorsunuz, bir yandan da bomboş sokaklar canınızı sıkıyor. Belli bir saatte herkes evine çekiliyor. Geceleri canlı bir yer bulmak için uğraşmak gerek. Hava çok güzel olsa da dışarıda masaları olan mekân pek yok.

b) Meydan Geleneği Olmaması : Avrupa’da çok yaygın olan meydan ve meydanlarda kafeler, sanatçılar, o canlı ortam geleneği Avustralya’da yok. Aslında bu gelenek İngiltere’de de yok. Genellikle Akdeniz ülkelerinde var ama bunun anlaşılır bir sebebi var. İngiltere’de sıklıkla yağmur yağdığından, açıktaki kafeler yerine “pub”larda toplanma geleneği olması çok doğal. Avustralya’da ise iklim, en azından uzun yaz akşamlarında dışarıda yaşamaya çok uygun. Yine de kafe ve restoranların masaları dışarıda değil, daha ziyade içeride. Sonuçta, üstü kapalı yerlerde oturmaya alışmanız gerek, başka seçenek yok.

c) Alkole Yasak Bölgeler : Herhalde alkolden çok çekmiş olsalar gerek ki, birçok yerde, örneğin deniz kenarındaki yürüyüş yollarında, parklarda alkol kullanımı yasaklanmış. Levhalarla yasak olan bölgeler için uyarılar konulmuş. Cezaları da ağır. Akşam etrafta kimsecikler yok, deniz kıyısındasınız, nefis bir manzara var, kumsala oturup bir bira içeyim diyorsunuz ama hemen oradaki levha ile yasak olduğunu anlıyorsunuz. Kurallara saygılı olmaktan başka yapacak bir şey yok tabii ama keşke bu yasaklar olmasaydı demekten kendinizi alamıyorsunuz.

d) Ülkeyi Gezmenin Zorluğu : Ülkenin büyüklüğü, araba veya karavan kiralayıp gezmeyi zorlaştırıyor. Mesafeler çok uzun. Yollarda genellikle hız sınırı 100 km. Yol kalitesi çok iyi olmasına rağmen büyük otoyollar sınırlı. Otoyolda da hız sınırı 110 km. Avustralya’da araba veya karavan kiralayarak gezilmesi uygun olan bölge, doğu yakasında Brisbane’dan başlayarak Gold Coast, Sunshine Coast, Noosa civarı en güzel gezilecek yerler. Vaktiniz varsa Noosa’dan Sidney’e 1055 km. yolculukla en güzel kıyılar gezilebilir (en az 15-20 gün). Bu rotanın dışındaki yerler için araba veya karavan kiralama pek tavsiye edilmiyor. Yollarda her yerde benzin istasyonu bulunamayabilir. Diğer kentlere uçakla ulaşmak zorunlu. Kent merkezlerinde de otopark sıkıntısı nedeniyle araba kiralamak pek uygun değil. Kentleri gezmek için yürümek, toplu ulaşım (metro, otobüs, tramvay) veya her yerde çok yaygın olan sokak bisikletleri ya da scooter en kolay yöntem. Bisiklet veya scooter kiralamanın kolaylığından yazılarımızda bahsedeceğiz. Özetle Avustralya’yı gezmek için uçak yolculukları şart.

e) Yanınızda Her Türlü Kıyafeti Bulundurun : Avustralya’nın yazında, yani Aralık, Ocak ve Şubat aylarında güney bölgelerde genellikle 30-35 derece sıcaklık var. Ancak bu sıcaklığa güvenip de akşam kısa kollu tişörtle gezebileceğinizi sanmayın. Gündüz ve gece arasındaki fark epey fazla. Akşamları birden 15 dereceye inen hava sizi şaşırtmasın. Çıkacak rüzgârla birlikte içinize işleyen bir soğuğa yakalanmamak için yanınızda mutlaka bir mont bulundurun. Hatta her an indirecek bir yağmura karşı da hazırlıklı olmakta fayda var. Çantanızda bir şemsiye bulunsun. Normalde yazın dahi 15 günde bir mutlaka yağmur yağarmış. Biz oradayken tanık olduğumuz büyük yangınların söndürülememesinin sebebi olarak, her zaman 15 günde bir yağan yağmurların 2020 yazında aylarca yağmaması gösterilmişti. Kuraklık en önemli sorunlardan biri. Bu nedenle yağmurla karşılaşma ihtimali azalmış olmakla birlikte her zaman var.

Avustralya hakkında vereceğimiz genel bilgiler bu kadar. Diğer ayrıntılara yazılarımızda değineceğiz.

Size anlatacağımız yerler; Sidney, Tamworth, Port Macquire, Melbourne, Hobart (Tazmanya), Adelaide, Perth, Brisbane, Cairns, Great Barrier Reef (Büyük Set Resifi), Byron Bay ve Noosa olacak. Hazırlanın, çayınızı demleyin ve oturduğunuz yerden sadece tıklayarak Avustralya gezisine başlayın…

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: