İçeriğe geç

BAFA GÖLÜ’NDEN BODRUM’A, BODRUM’DAN EKİNCİK’E… 24-25 Nisan 2015

23 Nisan gecesi kaldığımız Bafa Gölü kıyısında, sabah dondurucu bir soğuk ve ayazla uyanıyoruz. Karavandan çıkamadan kahvaltılar yapılıyor. Ayrılmadan önce toplu fotoğraf çekiliyor;

Geziye Katılan İzmir Kamp ve Karavan Derneği Üyeleri

Geziye Katılan İzmir Kamp ve Karavan Derneği Üyeleri

Saat 10:00’da hareket ediyoruz. Hedef Bodrum Gümbet Koyu.

BODRUM GÜMBET KOYU ZETAŞ KAMPİNG

Gümbet Koyu’nda Zetaş Kamping’e vardığımızda yerleşme sonrası brifing için toplanıyoruz. Dernek başkanımız Vedat Sayınsoy Zetaş Kamping hakkında bizi bilgilendiriyor.

Denize sıfır olan bu kamping Bodrum’un varlıklı bir ailesine aitmiş. Ailenin bir çok otel ve işletmesi bulunuyormuş. Ailenin en yaşlısı olan baba; ” ben yaşadığım sürece burası kamping olarak kalacak” demiş. Bu sayede şimdilik otellere direnebilmiş. Birçok otel buraya binalarını yapmak için can atıyordur. Kamping alanı ağaçlarla kaplı ve denize sıfır olma özelliğiyle mükemmel bir konumda. Fakat işletme henüz sezona hazır değil. Tuvaletler üstün körü temizlenmiş, duşlar ve bulaşıkhane temiz değil. Olsun diyoruz, biz her yere uyum sağlarız.

Ulusal Kamp ve Karavan Federasyonu Başkanı Erdal Ötügen de bu gezide bizimle. Daha ilk gezimizde kendisiyle tanışma fırsatını yakaladık.

Gümbet Koyu’na tüm sahil boyunca kilit taşı döşenmiş. Çok güzel bir yürüme ve bisiklet yolu olmuş. Fırsattan istifade bisikletlerimizle bütün koyu turluyoruz.

Bodrum’a sadece 4,5 km. yakındayız. Özlemişiz. Kendimizi Bodrum’a atıyoruz. Bodrum’un akşam güzelliği bir başka. Ancak kale henüz ışıklandırılmaya başlanmamış. Kalenin akşam güzelliği Bodrum’un gerdanlığı aslında.

40 GÜN YOLLARDAYIZ

Cumartesi sabahı yine bir soğukla uyandık. Bugünlerde hava güzel yüzünü göstermiyor bizlere. Gezi ekibi bir gece daha kalıp pazar günü dönecek İzmir’e. Bizim dönmeye niyetimiz yok. Yollarda olacağız 40 gün boyunca. 16 Mayıs’ta Ankara’da olacak şekilde bir tur programı yapıyoruz günlerdir. Şimdi o tura başlamak üzereyiz. Tüm hazırlıklar tamam. Hedefimiz Akdeniz kıyısından İskenderun’a kadar gidip, Osmaniye, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Elazığ’dan Amasya’ya kadar yukarı çıkmak ve Yozgat, Çankırı üzerinden Ankara… Ankara’dan sonra mayıs ayı sonuna kadar Kapadokya, Isparta Göller Bölgesi ve İzmir…

Saat 12:00 sularında arkadaşlarla vedalaşıp Bodrum’dan ayrılıyoruz. İlk durağımızın Fethiye olacağını düşünürken, günlerdir sağ omuzuma yerleşen ağrı tekrar nüksediyor. Emine’ye hemen yol üzerinde bir kaplıca bulmasını, bu geceyi kaplıcanın sıcak sularında geçirmek istediğimi söylüyorum. Acil araştırma sonucu Köyceğiz Sultaniye Kaplıcası’nda karar kılıyoruz.

YEŞİLYURT KÖYÜ

Yatağan – Muğla yolunda, daha önce bir kere uğradığımız Yeşilyurt Köyü’nü görünce kırıyoruz bir anda direksiyonu.

Yeşilyurt Köyü eskiden belediyelik idi. Şimdi Büyükşehir’e bağlı bir mahalle olunca köylünün yüzünden düşen bin parça. Köy Kahvesi’ne oturup laflıyoruz köylülerle. Köyün bütün mallarına neredeyse el konulmuş. Çok kızmışlar. Yol çalışması sırasında kepçe takılınca tesadüfen bulunan tarihi sütun başlarını müzeye vermemişler. Bunlar bizim vermiyoruz diye direnmişler. Şimdi bunlar Köy Camisi’nin arkasında açık hava müzesi olarak sergileniyor.

El dokuması ürünlerin satıldığı dükkanı buluyoruz. Birbirinden güzel ürünler… Yolunuz düşerse uğramadan geçmeyin.

Köyün ortak düğün mekanındaki çınar ağaçlarını görmemizi salık veriyor köylüler. Gerçekten görmeden geçmemek lazım. Bakar mısınız?

SULTANİYE KAPLICASI – EKİNCİK

Köyceğiz’e varmadan önümüze çıkan Ekincik-Sultaniye yol ayrımından sapıyoruz. Ekincik 42 km., Sultaniye 24 km. yazıyor levhada. Nefis bir yoldan gidiyoruz. Portakal ağaçları çiçek açmış. Nasıl da güzel kokuyor. Sağlı sollu kocaman portakal ağaçlarının mükemmel rayihaları arasından geçiyoruz. Kokuyu hissetmek isterseniz fotoğraflara bakın;

Sultaniye Kaplıcası’na varıyoruz, ancak hummalı bir inşaat faaliyeti ile karşılaşıyoruz. Kalınacak gibi değil.

Bu kaplıcaya, 10 yıl kadar önce, Dalyan’a geldiğimizde, tekne turu sırasında çamur banyosu için uğramıştı teknemiz. Hatırladık. Göl kıyısında, ormanın içinde çok güzel bir konumda kaplıca. Keşke kalabilseydik. Yolda göl kenarında konaklayan 3 tane karavan görmüştük. Fakat biz buralarda değil Ekincik’te konaklamak istiyoruz. Yol boyunca enfes görüntüler arı kovanları bize eşlik ediyor.

Ekincik her zamanki sakinlik ve dinginliğiyle karşılıyor bizleri.

Plajın yanına çekiyoruz karavanımızı. Denizin sesiyle uyumak istiyoruz bu gece de.

Köyde sadece Villa Salkım’da yiyecek bir şeyler olduğu bilgisini alıyoruz. Bizi çok güzel ağırlıyorlar. Tek müşteri biziz. Şu güzelliğe bir bakar mısınız? Huzur, sakinlik ve doğanın göbeğindeyiz.

Villa Salkım Otel ve Restaurant

Villa Salkım Otel ve Restaurant

Yarınki hedefimiz Fethiye Kabak Koyu… Görüşmek üzere…

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: