Biblo Kent: HOBART, Tazmanya, Avustralya – 12-15 Ocak 2020 (Cute City: Hobart, Tasmania, Australia – 12-15 Jan. 2020)
23 mins read

Biblo Kent: HOBART, Tazmanya, Avustralya – 12-15 Ocak 2020 (Cute City: Hobart, Tasmania, Australia – 12-15 Jan. 2020)

Tazmanya, Avustralya’nın güneyinde 200.000 nüfuslu bir eyalet ada. Başkenti Hobart. Yaklaşık 68.000 km² yüzölçümüyle, Avustralya’nın en küçük eyaleti olmakla birlikte Sri Lanka veya İsviçre’den daha büyüktür. Avustralya’nın en güney ucundan 240 km. uzaklıktadır.

KISA TAZMANYA TARİHİ

Tazmanya 40. paralel üzerindedir ve bu nedenle “Kükreyen Kırklar” olarak bilinen kuvvetli batılı rüzgârlar hemen adanın güneyinden esmeye başlar. Bu rüzgârlar nedeniyle keşif gemileri adaya yakın geçmek zorundaydılar. Batılı kâşif Felemenk denizci Abel Tasman 1642 yılında adaya çıkar. Abel Tasman’a Felemenk diyoruz çünkü o tarihte Hollanda daha kurulmamıştır. Hollanda 1648’de imzalanan Vestfalya Anlaşması ile bağımsızlığını kazanacaktır. 1642 yılında Hollanda’nın ilk nüvesi dünya çapındaki ilk uluslararası şirket olan Doğu Hindistan Şirketi Abel Tasman’ın finansörüdür. Tabii ki Abel Tasman da adaya bu şirket adına el koyduğunu ilan eder. Şirketin tayin ettiği Doğu Hindistan valisi Anton van Diemen’in ismini verir adaya; Van Diemen’s Land. Evet, Tazmanya’nın ilk adı Van Diemen’s Land’dir. Yani Van Diemen’in Toprağı. Aynı dönemlerde İngilizlerin de Doğu Hindistan Şirketi vardır. O şirketten farkını ortaya koymak için Abel Tasman’ın finansörü olan şirkete Hollanda Doğu Hindistan Şirketi denmektedir. Bu şirket aslında devlet yetkilerini taşıyan dünyanın ilk uluslararası emperyal şirketidir. Şirketin ordusu vardır, valiler tayin eder, para basar ve uluslararası anlaşmalar imza eder. İşte bu şirket sonradan Hollanda devletine dönüşür. Biz Tazmanya tarihine devam edelim. Abel Tasman adayı fetheder ama adada önemli olacak hiçbir şey bulamaz. İlerleyen zamanda adayı terkederler. Terkedilmiş bu adaya da İngiliz Doğu Hindistan Şirketi el koyar. İngiliz şirketi kraliyet imtiyaznamesine sahip olup adaya İngiliz Kraliyeti adına el koyduğunu açıklar. 1852 yılına kadar İngiltere bu adaya en azılı mahkumları göndermeye başlar. Sidney’e normal suçlardan mahkumlar gönderilirken, Tazmanya’ya en ağır suçlardan mahkum olanlar gönderilir. Mahkumların gönderildiği Hobart’a yakın Port Arthur Hapisanesi’ni aşağıda anlatacağız. Hapisanelerin kötü ünü nedeniyle insanların aklına Van Diemen’s Land oldukça zalim bir geçmişle kazınmış. Bu nedenle mahkum gönderilmesinin sonlandırıldığı 1877’den sonra adanın ismi de değiştirilerek Abel Tasman’a ithafen Tazmanya (Tasmania) denmiştir. Peki adaya İngilizler geldiğinde adada kimse yok muydu?

ABORJİNLER YOK EDİLİYOR

Tazmanya’ya batılı ilk yerleşimcilerin geldiği yıllarda 7.000 civarında Aborjin nüfusu olduğu yazılıyor. Batılıların adadaki hayvan ve kuşları öldürmeye başlaması Aborjinlerin yiyecek kaynaklarını kurutmaya başlamış ve çatışmalar başlamış. Tahmin edileceği gibi mızrağa karşı silah, top, tüfek ile tam bir soykırım yaşanmış. Son safkan Aborjin de 1876’da ölmüş ve adada sadece melez Aborjinler kalmış.

Adanın kısa tarihi böyle, ama bugün adayı ziyaret ettiğinizde azılı mahkumlar tarafından kurulan bu şirin adaya bakıp her yerin onlar tarafından kurulmasını isteyebilirsiniz. Ada güzelliğiyle ünlenmiş ve bir turist cenneti olmuş. Geniş ve bakir kumsalları, yemyeşil tepeleri ve çayırları, vahşi manzaraları, sakin kasabaları, mutlu ve güleryüzlü insanları ile varlıklı emeklilerin rağbet ettiği cennetten bir köşedir. Başkent Hobart’ı gezmeye başlayalım.

HOBART BİR BİBLO KENT

Derwent Nehri’nin denize açılan geniş körfezinde kurulan Hobart, okyanusun güvenli bir limanıdır.

Hobart Limanı’nda her türden gemiyi görebilirsiniz. Ayıbalığı ya da balina avcılığında kullanılan gemiler, Japonya’dan gelen yüzer balık fabrikaları, şilepler, karides ve diğer deniz kabuklularını avlayan küçük balıkçı tekneleri, özel yatlar ve en önemlisi Antarktika’ya giden yelkenli tur tekneleri, hatta araştırma gemileri.

Dünyaca ünlü Sidney-Hobart Yacht Yarışları da kentin isminin duyulmasını sağlamış. Her boy ve kategoride yüzlerce tekne her yıl Sidney’den Hobart’a kadar hem zevkle gidiyor hem de yarışıyor. Büyük bir şenlik havasında geçen yarış televizyonlardan tüm dünyaya canlı olarak yayınlanıyor.

Hobart, kıtanın Antarktika’ya açılan kapısıdır. Hobart’ta Tazmanya Üniversitesi’ne bağlı Deniz ve Antarktika Araştırma Merkezi önemli bilimsel çalışmalar yapmaktadır. Tüm dünyadan bu konuda çalışan bilim adamları Hobart’taki Antarktika Araştırma Merkezi’ne gelmektedir.

ANTARKTİKA ARAŞTIRMA MERKEZİ

Aşağıda Tazmanya Üniversitesi Antarktika Araştırma Merkezi’nin fotoğraflarını göreceksiniz.

HOBART MERKEZİNİ GEZİYORUZ

Hobart güzelliği ve sevimliliği hiç bozulmamış biblo bir kent. Gördüğümüz kadarıyla Avustralyalılar da bu sevimli kentin üzerine titriyor. Kentte insanı rahatsız eden hiçbir unsur yok. İnsanları mutlu ve her zaman gülümsüyor. Liman bölgesinde bir çikolata dükkanına uğradık. Çok sevimli bir dükkandı. Nereli olduğumuzu sordular. Türkiye deyince dükkan sahibi olduğunu öğrendiğimiz kadın hemen gülümsedi ve bize ikramlarda bulunmaya başladı. Meğer Yunan göçmeniymiş. Hem de bir Ege adası olan Leros’tan gelmiş. Eşi Avustralyalı. Bizi çok iyi ağırladılar. Biz de tabii epey bir alışveriş yapıp sıcak karşılamaya içtenlikle cevap verdik. Tazmanya’da karşılaştığımız herkeste bu iyiniyetli ve sıcak tavrı gördük. Şimdi kentin değişik semtlerini sırayla dolaşalım.

BATTERY POINT

Otelimizin de bulunduğu Battery Point bölgesi Hobart’ın en eski semti ve en şirin bölgesi. Evlerin sadeliği ve güzelliğine, sokakların, parkların, kafelerin huzur dolu sevimliliğine hayran olduk. İlk kurulduğu 1800’lü yıllardan bugüne hiç bozulmamış olması takdire şayan. Burası kentin merkezi olan liman bölgesine tepeden bakan bir yer. Doğal olarak manzarası da mükemmel. Fotoğraflarla gezelim semti.

Salamanca BÖLGESİ

Burası liman kenarında bulunan ve 1830’larda yapılan antrepolardır. Hiçbirisini yıkmamışlar ve olduğu gibi korumuşlar. Bu antrepolar şimdi kültür merkezi ve alış-veriş için dükkanlar, kafeler, restoranlar olmuş. Burada birbirinden güzel sanat galerini görünce Tazmanyalıların ince zevk sahibi insanlar olduğunu anladık. Böyle galerileri ancak Avrupa başkentlerinde görebilirsiniz. Salamanca Meydanı, kentin en işlek ve sevilen alanı. Beraber gezelim;

LİMAN VE ELISABETH PIER

Liman bölgesi Hobart’ın kalbidir. Feribotlar buradan kalkar. Misafir tekneler bu güvenli limana demirler. Deniz üzerinde, bizdeki balık ekmekçiler gibi fast food balıkçılardan son derece güzel deniz ürünleri restoranlarına varıncaya kadar geniş yelpazeye sahip yeme içme yerleri buradadır. Limanın hemen karşısında Eyalet Parlamentosu ve Hobart Müzesi yer alır. Her zaman canlı olan liman bölgesi, hop on hop off otobüslerinin ve diğer tur otobüslerinin de kalkış noktasıdır.

SANDY BAY (SANDY KOYU)

Merkezde limanın hemen yanındaki koy olan Sandy Koyu tam bir denizcilik merkezi. Hem güzel bir plaja ve birbirinden güzel evlere sahip hem de kürek kulübü ile eyaletin en büyük yelken kulübü burada; The Royal Club of Tasmania. Kulübü aşağıda ayrıca anlatacağız. Burası Batteri Point’ten yürüme mesafesinde. Battery Point’ten denizi karşınıza aldığınızda sola dönerseniz Salamanca ve liman bölgesi, sağa dönerseniz Sandy Bay.

EROL FLYNN

Ünlü oyuncu Errol Flynn 1909’da burada doğmuş. Denizle tanışması Sandy Bay’de olmuş. Onun adına bir park düzenlenmiş.

THE ROYAL YACHT CLUB OF TASMANIA (TAZMANYA KRALİYET YACHT KULÜBÜ)

Bu kulüp, Sidney’de kurulu bulunan Cruising Yacht Club of Australia ile birlikte dünyanın en büyük yat yarışlarından birini organize etmektedir; Sydney – Hobart Yacht Yarışı. Sidney’deki kulübü ziyaret etmiş ve yazımızda anlatmıştık ama bu yarışı anlatmayı Hobart sayfalarına bıraktık. Çünkü Sidney zaten tanınmış bir kent. Fakat Hobart’ın tanınması bu yat yarışının dünyada popüler olmasıyladır. Dolayısıyla Hobart ve tabii ki Tazmanya için çok önemlidir. İşte Tazmanya’nın en önemli ve kendisini dünyaya tanıtan etkinliği düzenleyen iki kulüpten birisindeyiz şu an.

Sidney – Hobart Yat Yarışlarının  sponsoru uzun zamandır Rolex saatleri. Bugün dünyanın en büyük yat yarışları; America’s Cup, Vandée Globe ve Sidney-Hobart’tır. Bu üç yarışın da tekne ve yarışçı kabul sistemleri değişiktir. America’s Cup tamamen profesyonel ekiplerden ve birbirine meydan okuyan serbest dizayn teknelerden oluşur. Elemeleri yapılır, finale kalanlar bir önceki yarışı kazananın sularında yarışır.  Vandée Globe ise aynı tip teknelerle tek kişi (solo) yarışılan ve Fransa’nın Atlantik kıyısından hareket ederek güneyden dünyanın etrafını dolaşıp yine aynı yerde biten bir yarış türüdür.

1945 yılında ilki yapılan Sidney-Hobart’ın özelliği ise her tür tekneye ve ekibe açık olmasıdır. Dolayısıyla 6 metrelik teknesiyle katılan amatörler de, son derece profesyonel ekipler hız makinesi tekneleriyle de bu yarışa katılabilir. Herkese açık özelliği sayesinde her yıl yüzlerce tekne bu yarışa katılır ve tam anlamıyla bir deniz karnavalı oluşur. Rota aynıdır, değişmez. Sidney’den hareket edişi, Hobart’a varışı tüm dünya televizyonlarından naklen yayınlanır. Her yıl Boxing Day günü olan 26 Aralık’ta başlar ve son tekne Hobart’a varıncaya kadar devam eder. Aşağıdaki bağlantı ve karekoddan resmi sayfalara ulaşabilirsiniz.

https://rolexsydneyhobart.com/

SYDNEY HOBART YACHT YARIŞLARI RESMİ SİTESİ BARKODU

Yarışın fotoğraflarını da internetten alıp sizlere ulaştırıyoruz ki bu büyük karnaval daha iyi anlaşılsın.

İşte bu muhteşem yarışları düzenleyen kulüpteyiz; THE ROYAL YACHT CLUB OF TASMANIA (TAZMANYA KRALİYET YACHT KULÜBÜ). Kulüp deyip geçmeyin, aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz marina kulübe ait. Gerçi Avustralya’nın her yerinde sistem aynı. Marinalar yat kulüplerine ait. Devlet bir marina yapıyor ve kulübe tahsis ediyor. Kulüp marinadan elde ettiği gelirin belli bir oranı ile marina yapım masraflarını devlete ödüyor. Her yıl ödenen bir kira olarak düşünün. Yaklaşık 10 yıl içinde devlet ilk yatırım maliyetini karşılamış oluyor. Sonrasında devletin elde ettiği kira bedelleri marinanın ek yatırımlarına ve spor olanaklarının arttırılmasına ayrılıyor. Kulüp her yıl elde ettiği gelirin bir bölümünü marina masraflarına, bir bölümünü devlete kira olarak ödüyor, kalan bölümünü de yelken yarışlarına ve diğer eğitim, halka verilen kurslar gibi faaliyetlere ayırıyor. Dolayısıyla bu oranlar (%) yüzde olarak ayrıldığı için kulüp hiçbir zaman gelirsiz kalmıyor. Bu sistemi kurup uygulamak çok mu zor? Hayır değil. Sadece insana ve spora değer verip sonuca odaklı çalışmak yeterli.

Tazmanya’yı dünyaya tanıtan kulüpte geziyoruz, buyrun;

MONA MODERN SANAT MÜZESİ

Hobart’tan yarım saatlik mesafede bir modern sanat müzesi var. Resmi adı; Museum of Old and New Art. Baş harflerinden MONA oluşmuş. Eski ve yeni sanat müzesi. Birçok modern sanat müzesi dolaştık: Paris’te Pompidou, Londra’da Tate, Stockholm’de Moderna Museet, v.s…. Hiçbiri bizi bu denli etkilememişti. Bu müzede farklı bir anlayış var. 200 bin nüfuslu bir şehirden beklenmeyecek, dünya çapında contemporary tarzında (çağdaş) bir müze. İnsanın beynini tokatlıyor ve algılarıyla oynuyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, hissettiğinizden farklı olabileceği, düşüncelerinizi her zaman kontrol etmeniz gerektiği, bir şeyden emin olmak için çok yönlü olarak irdelemeniz gerektiğini öğreten, insanı biraz sarsan bir müze.

Sadece müzeye giden iki adet vapur Hobart merkezdeki iskeleden kalkıyor. İskele de tamamen müzeye ait ve müze daha iskelede başlıyor. Gişenin etrafında müzede sergilenen heykellerin hediyelik eşyaları, çok hoş ve modern takılar, resimler, sanat kitapları, ilginç baskılı tişörtlerle en baştan işin havasına giriyorsunuz.

Vapurlar ise ayrı birer sanat eseri. Birisiyle gidip diğeriyle döndük. Hayvan heykelleri olan, uzun oturulabilen koltuklarıyla şimdiye kadar gördüğümüz en keyifli ve güzel düşünülmüş vapurlardı. Aşağıda vapurların fotoğraflarını göreceksiniz. Vapur müzeye ait iskeleye yanaşıyor. İsterseniz müzenin bahçesindeki bisikletlerden birini kiralayıp etrafındaki ormanda geziye çıkabilirsiniz. Dönüşte de müzeyi gezebilirsiniz. Tabii sadece ormanda gezmek için bile gelmiş olabilirsiniz. Müzenin bahçesinde çok değişik düzenlenmiş çocuk parkları var. Çocuğu düşünerek eğlendiren muhteşem bir park yapmışlar. Yani hep 7’den 77’ye insan düşünülerek yapılmış bir müze. Aslında burası yaşayan canlı bir varlık. Müze lafı tam olarak buranın anlamını vermiyor. “Modern sanat atölyesi” belki daha doğru bir tabir.

Aşağıdaki fotoğraflarda önce vapurla başlıyoruz. Müzenin iskelesine yanaşıyoruz. Restoran ve kafelerini geziyoruz. İçine ise video ile gireceğiz. Buyrun sizi şöyle alalım;

Müzenin içini fotoğraflarla değil video ile anlatacağız;

ROSNY HILL MANZARA TEPESİ

Derwent Nehri’nin doğu kıyısında yükselen bu tepe, Tasman Köprüsü’nü, Derwent Nehri’ni ve Hobart’ı izleyebileceğiniz güzel bir nokta. Buyrun Hobart’ı izlemeye…

MOUNT WELLINGTON (WELLINGTON DAĞI)

Aslında Hobart’ı ve etrafını tam olarak algılamak için en iyi seyir yeri 1270 metre yükseklikteki Mount Wellington. Buraya merkezden düzenlenen rehberli turlarla veya taksiyle çıkabilirsiniz. Genelde bulutlu ve sisli olduğu için manzara tam görülemeyebilir. O yüzden hava durumunu takip edip açık bir havada çıkmakta fayda var. Tepede radyo televizyon alıcıları, meteoroloji istasyonu ve uzay gözlem istasyonu (rasathane) da mevcut. Charles Darwin gelip burada endemik bitki türlerinin araştırmasını yapmış. Dağın yamaçları muhteşem bir orman. Manzara ise inanılmaz. Tüm Hobart Körfezi, hatta ilerideki körfez bile ayaklar altında. Bu manzarayı fotoğraflamak yerine videoyla görüntülemek daha doğru. Buyrun Hobart manzarasına.

Mount Wellington (Wellington Dağı) ve inanılmaz Hobart Manzarası

UNZOO HAYVANAT BAHÇESİ

Hobart’a yaklaşık 1 saat 45 dakikalık mesafede Unzoo Hayvanat Bahçesi’ne gidiyoruz. Burası aslında, adından anlaşılacağı üzere hayvanat bahçesi değil. Unzoo felsefesi yeni bir tarz. İşin temeli şu ki hayvanlar doğal ortamlarında yaşıyor ve genelde bu hayvanlar üzerinde yoğun araştırmalar yapılıyor bu merkezlerde. Amaç, edinilen bilgileri, hayvanların doğal ortamında insanlara aktarabilmek. Bahçeyi rehber eşliğinde gezebiliyorsunuz. Elini kolunu sallayarak gezmek diye bir şey yok. Unzoo’da insanlar tel örgülerle çevrili yerlerden geçiyor, hayvanlar değil. Uysal hayvanlara yaklaşabiliyorsunuz. Burada Tazmanya canavarını göreceğiz. Ayrıca rehberimizin dediğine göre, kanguruları ve kuşları elimizle besleyeceğiz. Nesli tükenen “Tazmanya Kaplanı” hakkında bilgi alacağız.

Unzoo’daki hayvanlar;

TAZMANYA CANAVARI

Veeee karşınızda, boyuna göre dünyanın en güçlü çenesine ve parçalama gücüne sahip Tazmanya Canavarı;

TARİHİ RICHMOND KÖYÜ

Ülkede fazla bir tarih olmamasına rağmen 1800’lerde yapılan bu yapıları, binaları, köprüleri korumuşlar ve sonraki kuşaklara aktarabiliyorlar. Burası Richmond Köyü. En tarihi yapının bu köprü olduğunun anlaşılması için buraya alıyoruz. 🙂 🙂

TASMANS ARCH (TAZMAN KEMERİ)

Burası, ilginç doğal oluşumlar yaşanan Tazmans Arch. Kayalıklar yumuşak bir yapıya sahip olduğundan onbin yıllarca dalgalarla dövülerek oldukça etkileyici görüntülere bürünmüş. Bütün kıyı uçurum şeklinde yalçın kayalıklardan oluşmakta, fakat Tazman Kemeri denilen yerde dalgalar kayayı oyarak bir kemer, sanki bir zafer takı oluşturmuş.

PORT ARTHUR CEZAEVİ

Hobart’a 60 km. uzaklıktaki bu cezaevi kompleksi, şu andaki pitoresk görünümüne karşın bir zamanların en ağır işkencelerinin yapıldığı insanlık dışı bir hapishaneymiş. 1830 yılında buraya İngiltere’nin en azılı mahkûmları getirilmeye başlanmış. Ayaklarındaki prangalarla, kırbaç zoruyla çalıştırılan mahkûmlar bu binaları inşaa etmiş. Sidney’deki cezaevinde rahat durmayıp suç işlemeye devam eden mahkumlar da buraya gönderilmiş. O kadar ağır şartlar altında yaşıyorlarmış ki kısa zamanda hapishanenin ünü tüm dünyaya yayılmış. Buradan kaçmak imkânsızmış. Denizde köpekbalıkları, cezaevi etrafında ise aç yabani köpekler herhangi bir canlı geçişini olanaksız kılıyormuş. Kapatıldığı 1877 yılına kadar 10.000 civarında mahkûm bu cezaevinde yaşamış. Kötü anıları olan bu cezaevi şu anda bir turistik vaha olmuş. Sanki bir hapishane değil de varlıklı tarihi bir köyü gezer gibiyiz.

Hobart gezimiz bu kadardı. Ne yazık ki Tazmanya’nın diğer taraflarını gezemedik. Gittiğimiz yerlerde hep bir şeyler yarım kaldı. Yangınlardan dolayı çoğu yeri gezemedik. Sanki tekrar geldiğimizde gezecek yer kalsın diye özel ayarlama yapıyoruz… Buraya terkrar gelmeyi de çok isteriz.

Sırada Adelaide var. Sonra Perth ve Cairns ile Great Barrier Reef, yani Büyük Set Resifi. O yazılarda buluşmak üzere…

Bir Cevap Yazın