Polonya sınırını elimizi kolumuzu sallaya sallaya geçtik. Ne bir pasaport kontrolü ne bir soru. İlk durağımız Augustow şehri idi. Göl kenarında güzel bir kampingde kaldık.
Ertesi gün, Polonya’nın yemyeşil köylerini, tarım alanlarını, ormanlarını aşarak başkent Varşova’ya girdik. Ama ne girmek, zırhlı polis araçları, eskortlar… Dedik; “çocuklar zahmet etmeseydiniz..😂” President Trump içinmiş meğer tüm tantana. Birçok yol ve park yeri kapalı haliyle. Zar zor geceleyecek bir yer bulup, Trump varsa biz almayalım deyip 😀gezemeden ayrıldık Varşova’dan.
Sırada Krakow vardı. Krakow, hem tarihi ve kültürel zenginliği hem dinamik yapısıyla Polonya’nın en turistik şehri. 13 üniversitesinde 150.000 öğrenci okuyor. Avrupanın en geniş meydanına sahip Old Town ve Getto bölgesi turist kaynıyor. Faytonlarla ve elektrikli araçlarla tarih kokan sokaklarda dolaşıp, meydandaki kafelerde hayatın akışını seyrettik.
Bugünse rehberli bir tur satın alarak Auschwitz ve Birkenau Toplama Kamplarını ziyaret ettik. İnsanın insana ettiği zulmü yerinde gördük. Her iki toplama kampına 1.3 milyon insan getirilmiş, bunların 1.1 milyonu gaz odalarında öldürülmüş. İnsanlığımızdan utanarak, yüreğimizde kocaman bir yumrukla döndük Krakow’a.
Yarın Polonya’dan ayrılma, yavaş yavaş memlekete doğru yol alma vakti. Bakalım Kapıkule’den ne zaman geçeriz ?…

Açıklamalı fotoğraflar için lütfen aşağıdaki bağlantılara tıklayın;