VİETNAM : MİNYON VE CESUR İNSANLARIN CENNET ÜLKESİi (28 Ocak – 2 Şubat 2015) – (1. Bölüm)
13 mins read

VİETNAM : MİNYON VE CESUR İNSANLARIN CENNET ÜLKESİi (28 Ocak – 2 Şubat 2015) – (1. Bölüm)

1000, 100, 10 = VİETNAM TARİHİ

Vietnam’a gitmeden önce tarihini mutlaka okumalısınız. Vietnam, tarihi ile var. Daha sonra gittiğimiz Kamboçya’da ise durum tam tersi. Kamboçya’nın yazılı tarihi yakılmış, yok edilmiş. Hafızalardaki tarihi ise anımsamak dahi istemiyorlar. Vietnam ise tarihi ile gurur duyan bir ülke. Her adımda tarihi anımsatan levhalar, bayraklar. E tabii, dünya devlerine kafa tutmuş ve onları yenilgiye uğratmış bir ülke var karşımızda. Sadece ABD değil…

Vietnam’daki yerel rehberimiz Vietnam tarihini 1000, 100 ve 10 olarak özetlemişti. Çok güzel bir özetleme. Anlamı şu; Viet’ler 1000 yıl Çin istilasına karşı bağımsızlık savaşı vermişler. 100 yıl boyunca Fransızları topraklarından kovmakla uğraşmışlar. Son 10 yıl ise ABD ile dişe diş bir mücadele ile geçmiş. 1975’te tüm istilacı emperyalistleri kovup bağımsızlıklarını kurtarmışlar. Öyle şanlı bir tarihleri var. Onlar için doğum tarihi 1975.

Vietnam gezisine çıkmadan önce;

Okunması gereken kitaplar:

  • … İki, Üç, Daha Fazla Vietnam – Che Guevera
  • Vietnam Günlüğü – Mehmet ali Aybar (ABD’nin Vietnam’da İşlediği Savaş Suçlarına Karşı Russel Mahkemesi)
  • Dünya Kalemimin Ucunda – Orhan Kural

İzlenmesi gereken Filimler:

  • Eve Dönüş – Hal Ashby
  • Good Morning Vietnam – Barry Levinson
  • Doğum Günü Dört Temmuz – Oliver Stone
  • Oh, Saigon – Doan Hoang

SIRADA FAKİRLİKLE MÜCADELE VAR

Bağımsızlıklarını kurtarmışlar ama ülkenin fakirlikten kurtuluş savaşı devam ediyor. 1975’ten 1985’e kadar SSCB’den aldıkları destekle eğitim konusunu halletmeye çalışmışlar.  93 milyon nüfusun %70’inin tarımla uğraştığı, yıllık ortalama gelirin 2.000.-USD olduğu bir ülkede kaynakları eğitime ayırmanın zorluğunu hesap etmek gerek. 1945’te %10 olan okuma yazma oranı 2014’te %90,3’e yükselmiş.

1985’te SSCB’de Gorbaçov ile birlikte esmeye başlayan prestroyka rüzgârları Vietnam’ı da etkilemiş. 1986’da Vietnam yabancı sermayeye kapıları açmaya başlamış. Tarım topraklarını kolektif mülkiyetten çıkarıp köylülere dağıtmaya başlamış. Mülkiyette ikili bir sistem benimsemiş. Şehirlerdeki ve kırsal kesimdeki mülkiyetler birbirinden farklı. Tarım yapmak kaydıyla köylüye ücretsiz dağıtılmış topraklar. Ancak 20 yılda bir ölenler-kalanlar kaydı yenileniyor. Oturduğu ev kendine ait oluyor. Eğer çiftçi şehre göçerse arazi başkasına tahsis ediliyor. Tarımsal topraklarda şahsi mülkiyet sadece oturdukları evle sınırlı kısacası. Şehirlerde ise ev satın alınabiliyor ve satılabiliyor. Orada özel mülkiyet geçerli. Bu ikili sistem biraz kafa karıştırıcı. Rehberimiz de anlatmakta zorlandı, biz de anlamakta.

Vietnam, tek parti (Vietnam Komünist Partisi) ile yönetilen bir ülke. Adaylık herkese açık, ama VKP saflarında kendini kanıtlayamayanların milletvekili adaylığı zormuş. Bence asıl zorluk, işçi sınıfının azınlıkta olduğu, tarıma dayalı bir ekonomisi olan sosyalist ülkenin, sanayide kapitalist uygulamalar ile gelişmeye çalışması.

Şu anda Vietnam ekonomisi önemli bir atak içinde. Ülkede fabrikalar kuruluyor, yabancı sermaye geliyor, metro inşaatları, liman ve büyük turizm yatırımları yapılıyor. Tekstil fabrikaları dünya devlerine üretim yapıyor. Ancak yine de hep ucuz işgücüne yönelik yatırımlar bunlar. Vietnam bu çarkı kırmaya çalışıyor ve turizm bu konuda çok önemli bir yer tutuyor. Hadi hayırlısı diyoruz cesur insanların cennet ülkesine, inşallah kırarlar çemberi… Çin’den çıkan büyük yatırımcılar Vietnam’a gelmeye başlamış. Samsung’un dünyadaki en büyük fabrikası Hanoi’de. Tam yirmi üç bin kişi çalışıyormuş bu fabrikada. Ülkenin her yerinde bir inşaat hamlesi var. Güney Çin Denizi’nde petrol yatakları bulunmuş. Henüz çıkartma işlerine başlamamışlar ve ihale aşamasındalar. Genelde Japon ve Güney Kore firmaları kapmış işleri. Vietnam hükümetinin kuralı gereği, yatırım, Vietnam Devleti ile yarı yarıya ortaklaşa yapılıyor. Saygon (Ho Chi Minh City) Metrosu Japon’larla ortak. Bazı büyük turizm yatırımlar Güney Kore ile ortak. Çin firmaları da var. Türk müteahhitlere burada çok iş çıkacağı kesin. Evet bize uzak bir coğrafya ve kültür, ama bence bizim müteahhitlerin altından kalkamayacağı zorluk yoktur.

VİETNAM PARASI

1 Amerikan Doları 21.000 VND yapıyor. VND Von olarak okunuyor. Biz 5 sıfır atarak TL cinsine (yaklaşık) dönüştürme kolaylığı yaşıyorduk. Her yerde Amerikan Doları geçiyor. Sokaktaki satıcı dahi dolar alıyor. Dolayısıyla giderken yanınıza küçük dolarlar alırsanız rahat edersiniz. Vietnam oldukça ucuz bir ülke. Çok kaliteli malları uygun fiyata bulabilirsiniz. El işçilikleri mükemmel. Sanat ürünlerini özellikle tavsiye ederim.

PİRiNÇ VE KAHVE ÜRETİMİNDE DÜNYA LİDERİ

Vietnam Dünya pirinç üretiminde söz sahibi bir ülke. Dünya liderliğinde Tayland ile çekişiyor. Bir yıl Tayland birinci oluyormuş, diğer yıl Vietnam. 2014’te 7 milyon ton pirinç üretmişler. Pirinç ihracatından 3 milyar USD gelir elde etmişler. Güneyde Mekong Deltası’nda senede üç hasat alınıyor. Kuzeyde Hanoi civarında Kızıl Nehir (Red River) Deltası’nda iki hasat alınıyor. Oldukça verimli topraklar.  Pirinç konusundaki liderliklerini zaten duymuştum ama kahve üretiminde dünya lideri olduklarını duyduğumda hayretler içinde kaldım. Meğer Avrupa ve Amerika pazarına Brezilya hakim olduğu için biz hiç Vietnam kahvesini duymamışız. Oysa tüm Asya ve Uzak Doğu’da aroması mükemmel olan Vietnam kahvesi içilirmiş. Tüm gezi boyunca Vietnam kahvesini bol bol içtim. Gerçekten yoğun ve güzel aromalı bir kahve. Dönüş uçağında Vietnam kahvesi ile ilgili bir belgesel bulunca kaçırmadım tabii. Bira üzücü oldu aslında… Kahve ağaçlarının yenilenme zamanı gelmiş ve Vietnam için gerçekten büyük bir yıkım olacakmış bu durum.

GEZİMİZ ŞAŞKINLIKLA BAŞLADI – MOTORSİKLET UYGARLIĞI

Gezimizi bir tur şirketinin paket programı ile yaptık. Tur liderimiz, havaalanında otobüse biner binmez bizi uyardı; Motosikletlerin fazlalığı sizi şaşırtmasın, alışacaksınız. Saygon’a indiğimizde akşam olmuştu. Otobüsle doğrudan akşam yemeği yiyeceğimiz lokantaya gidecektik. Ne demek istediğini pek anlamamıştık. Şehir merkezine yaklaştıkça durum anlaşılır oldu ama şaşırmamaya olanak yok. Her taraftan yüzlerce binlerce motosiklet trafikte. Çoluk-çocuk motosikletin üstünde. Sadece ulaşım için de değil, baya bir yük de taşınıyor motosikletlerle. Sonradan gördük ki, motosiklet Vietnamlılar için bir yaşam biçimi. Üstünde yatıp uyuyanları dahi gördük. Yol kenarına park etmiş bekleyen motosikletlileri görünce neden burada öyle beklediklerini merak ettik. Meğer moto-taksiymiş onlar. İstediğiniz yere sizi götürmek için bekliyorlar.

DSC06310 DSC05819

8 milyon nüfuslu Saygon’da 5 milyon 600 bin motosiklet olduğunu öğreniyoruz. Yani her yetişkinin en az bir motosikleti var. 10 yıl öncesinde caddeler bisiklet ile doluymuş. Herkes işine bisiklet ile gelir-gidermiş. 2004 yılından itibaren gelir düzeyi arttıkça ve motosiklet fiyatı düştükçe halk bisikletten motosiklete geçer olmuş. Artık bisikletliyi yollarda tek-tük görebiliyorsunuz. Motosiklet uygarlığını kurmuş Vietnamlılar. Görseller için lütfen tıklayın.

Her yer karınca sürüsü gibi motosikletlilerce kaplanmış. Trafik ışığı çok fazla yok. Zaten olanı da dinleyen yok. Trafik tam bir keşmekeş. Tabii bize göre öyle. Oysa onlar çok rahat. O trafik kaosunun içinde hiç kimse diğerine kötü bir söz söylemiyor. Bağıran çağıran yok. En fazla biraz kornaya basıyorlar, o da karşı tarafın dikkatini çekip kazayı önlemek için. Herkeste endişe verici bir sakinlik var. Bizim tam tersimiz. Bizde olsa bu trafikte mutlaka çoktan birçok kavga çıkmış ve kaş-göz yarılmıştı. Bu insanlar sinirlerini mi aldırmışlar acaba diye meraklanıyoruz. Galiba Konfüçyanizm ve Budizm’in etkisi olsa gerek bu sakinlik.

Dikkat çeken bir diğer özellik, çoğu Vietnamlının ağız-burun maskesi kullanmasıydı. Bu kadar fazla egzos dumanının olduğu yerde tabii ki gerekli bu maskeler.

Trafikte turistleri önemli bir sorun bekliyor; karşıdan karşıya geçme kâbusu. Aralıksız işleyen bu yoğun trafikte, trafik ışığı da olmadığından buyurun geçin bakalım karşıya. Vietnamlı rehberimiz bu işin sırrını şöyle açıkladı: Yavaş adımlarla ama kesinlikle durmadan kararlı adımlarla yürüyeceksin, gözlerini kapatacaksın ve bildiğin bütün duaları okuyacaksın. Denedik, oldu… gerçekten yara almadan geçebildik karşıya. Fakat eğer yol ortasında korkup dursaydık, tepemize 20 tane motosiklet çıkardı.

GELİŞMİŞ BİR KENT : SAYGON

İkinci şaşkınlığımız, Saygon’un beklediğimizden çok daha gelişmiş olmasıydı. Biz fakir bir memleket beklerken Saygon’da epey ciddi bir zenginlik gördük. Oteller, dükkanlar, lokantalar en gelişmiş Avrupa şehirlerinden farksızdı. Sadece sevimsiz gökdelenler yoktu. Saygon oldukça sevimli gözüktü bize. İnsanı ezen binalardan ziyade insanla barışık bir yapılanma hakimdi. Çoğu zaman gözü rahatsız eden aykırılıklar olsa da kabul edilebilir sınırlar içindeydi her şey. En kötü görüntü direklerden sarkan kablo yumakları. Kablolar yer altına alınmadığı için telefon, elektrik, internet kabloları karman çorman vaziyette göz önünde. Rehberimizin söylediğine göre, bir arıza olduğunda kimse eski kabloyu bulmakla uğraşmıyor, yenisini çekiyor. Eskisi iptal edilmediği için her geçen gün kablo yumakları büyüyor.

Saygon’un adı, Güney Vietnam kurtarıldıktan sonra Ho Chi Minh City (HCMC) olmuş. Resmi olarak her yerde HCMC dense de halk kolay söylenmesinden olsa gerek Saygon demeye devam ediyor.

Akşam kaldığımız otele geldiğimizde üçüncü şaşkınlığımızı yaşadık. Fransızlardan kalma tarihi bir bina ve çok şık bir otel. Hotel Continental Saigon. Odamıza çıktığımızda küçük dilimizi yutacaktık. Neredeyse 100 metrekare kocaman bir odayla karşılaştık. İnanılır gibi değil.

Tur liderimizin önerisiyle dünyanın en iyi barları arasında gösterilen Rex Hotel’in barına 7-8 kişi beraber gittik. Otele giderken önünden geçtiğimiz AVM’de Burberry’den Hermes’e, Ermenegildo Zegnası’na envai çeşit lüks dükkânın önünden geçerken kendimizi Paris’te sandık. Ödül almış, çok güzel canlı müzik yapılan bir teras barı. Ama biz barda oturmaktansa şehri gezmek istiyoruz. Vuruyoruz kendimizi caddelere. Biz gelirken yılbaşı süslemeleri ile ışıl ışıl olan caddeler, dönüşümüzde karanlıktı. Anlıyoruz ki Vietnam’da hayat erken bitiyor. Sonradan öğrendiğimize göre elektrik tasarrufu için de gece ışıklar 23:00’te kapatılıyormuş. Sokak lambaları yanıyor ama ışıltılı güzellik sona eriyor.

YENİ YIL KEÇİ YILI

28 Ocak’ta yılbaşı süslemeleri de nerden çıktı diyeceksiniz. Oysa Vietnam’da Çin yeni yılı kutlanıyor. Yani 18 Şubat 2015’te yeni yıla girecekler. Keçi yılı olacakmış bu yıl. Hazırlıklar onun için. Bir de ayrıca 40. yıl kutlamaları için sokaklar donatılmış. 40. Yıl Saygon’un işgalden kurtuluşunun yani ABD’ye karşı savaşın kazanıldığı 1975’in 40. yıl kutlamaları.

Devamı 2. bölümde…

Bir Cevap Yazın